Mar 19, 2007

yetenekli insanlara sinir oluyorum:)

Calistigim yerde bir arkadasim istifa etti. Isten ayrildiktan sonra neler yapmayi planladigini sordum, o kadar cok sey saydi ki imrenmedim desem yalan.

Gittigi bir kurs var su anda, önce o kursu bitirip sonra staja gidecek. Makyaj kursu.. iyyyy ne banal diye atlanmasin, simdi tam tanimi aklima gelmedi, hay allah neydi yaaa, hani filmlerde yarali, ölü falan olur, onun gibi makyajlar ya da cleopatra.. vs vs. "Beni Bulent Ersoy'a benzeten bir makyaj yapar misin" dedim beni ciddiye almadi. Daha sonra da yarim biraktigi resim kursuna devam edip sergi acacak. daha daha sonrasi da var...

Universiteden bir arkadasima da bir kart gondermistim seneler once, o da o karti yagli boya resme gecirerek bana geri gondermisti. Onun müzige de yetenegi var.. bir baska arkadasim da
cok güzel piyano calar. Bir arkadasim cok güzel bir roman yazdi "Zamanya", bir baskasi senaryo calismalarinda bulunup cok güzel yazilarini "Fitil" adli blogunda yayinliyor (bakiniz linkler), bir baska sevgili arkadasimin da hikaye kitabi cikmak üzere.
Bazi arkadaslarim kizlarina muhtesem prenses resimleri cizerken benimkiler cin ayse den oteye gidemiyor.

cevrem bir sürü yetenekli insanla doluyken neden ben bu kadar yeteneksizim tanrim.

ortaokul, lisedeyken en kötü notlarim resim, müzik ve beden egitimiydi. yani yeteneksizligin bu kadari olur. O zamanlar takmazdim, edebiyat, ingilizce, matematik beni doyuruyordu. Ama simdi bu konuya feci sekilde takilmis durumdayim.

gecenlerde Ray Charles'in biyografik filmini seyrederken esime "keske zenci dogsaydim" dedim de, dogal olarak cevabi "sadece zencilerin sesi güzel olmuyor" oldu.

belki de ortaya cikmamis bir yetenegim vardir diye kendime tesellide bulunuyorum. Bir yandan da mantikli bir aciklama bulmaya calisiyorum.

sanatsal yetenegi olan, sanatin icinde olanlar hayal dunyasi zengin olan insanlar ise benim sanat özürlü olmamin tek aciklamasi da bu olabilir. Ayaklarim cok fazla yere basiyor, hayal kurmuyorum. kuramiyorum böyle olunca da herseyi oldugu gibi görüyorum, farkli bir boyut ekleyemiyorum.

Gecenlerde bir arkadasim Cenevredeki araba fuarina gidip gidemedigimi sordu. Cevap gidemedim, vakit olmadi, begendigim nacizane arabayi (Peugeot 207 oldugunu da belirteyim) galeride de görebilecekken hayalimda bile alamayacagim arabalari görmek icin neden oraya gitmek icin stres olayim oldu. arkadasim "o hayale dokunmak bile cok güzel" dedi ama yine de benim kararimi degistiremedi.

Bu sanat ve yetenek konularina takilmamin nedeni en basta da dedigim gibi isten ayrilan arkadasimin yeteneklerini de kullanabilecegi bir sürü güzel ugrasisi olmasi. Benim gibi pasif sanatci olunca, sanati sadece okumak, dinlemek, görmek, hissetmek olarak yasayinca sabah 8:30 aksam 17:30 bir ise gidip gelmek günü dolduruyor.

Esim beni teselli ediyor, "mutfak da bir sanattir, Cenevrede olmayan pogaca, süzme yogurt, un helvasi, gözleme, tursu gibi Türk mutfagi örneklerini basariyla sergilemek ciddi bir yetenek konusudur, hele hele güzel raki sofrasi hazirlamanin üzerine sanat yoktur" dese de ben umudu kizlarimda ariyorum.

Hadi kizim söyle güzel bir "la" sesi ver, bir iki cizik yap, annen bari sanatci annesiyim diyerek mutlu olsun....

5 comments:

Unknown said...

ama ama yazdiklarini okuyoruz.ve cok da keyifli oluyor yazdiklarini okumak.bi de cok guzel resim kolajlarin var bildigim kadariyla.fotograflarla hasir nesir olmayi seviyorsun.ve hic de pasif diilsin bu konuda,yani bence:)okurken aklima geldi,kendime sordum,benim bir yetenegim var mi acaba?dusunme surem uzadikca uzadi...(uzuuun bi aradan sonra).yetenek diil aslinda,istek.seslendirme yapmak.lisedeyken turkce derslerinde kitap okumalarimiz vardi.sinifa aziz nesin hikayeleri okudugumu hatirliyorum.sinif cogu zaman kahkahaya bogulurdu.okurken cok keyif aldigimi hatirliyorum.simdi ne okuyorum ne de isteklerimin uzerine gidiyorum.offf offff istanbul yordu beni offf.hayalimde sessiz bi sahil kasabasi:)deniz tertemiz ve dibi yosunsuz olmali.cok korkarim yosundan:(hayir hayir tatilim gelmedi,o kasabada yasayasim geldi:)

Anonymous said...

Senin de en azindan bir konuda yetenekli oldugunu bu yazdiklarini okurken anliyoruz.. Cok guzel yazabiliyorsun.. Kendine haksizlik etme..

Ben said...

ne tasadüf; slazenger in hayalinin ardindan pamfilyali dan yorum gelmis. pamfilya da kaldi mi öyle tertemiz deniz.

egoma ne hos geldi yazdiklariniz, bir an icin kendimi sanat ödülü almis gibi hissettim:)iki dakika sonra gecti.

bu konuyu cok ciddiye aliyorum, haftasonlarinda sanat icerikli hangi kurslar var diye arastirmaya basladim. bana uygun bir sey cikar belki...

Anonymous said...

Duyguları tek tek kelimelere dökmek ve onların sonuçta bir bütün olarak insanın kendisini anlatması... Aslında bu da bir yetenek. Tam da yetenek derken, dönüp kendi içime bakıyorum, biraz da liseyi hatırlıyorum. Müzik derslerinden kaçmak için daha önce hiç duyulmamış hastalıklar bile icat etmiştim kendimce. Kızım bana sen hiç enstrüman çalmayı denemedin mi dediğinde yerin dibinden ona bakıyormuşum gibi hissettim. İyi kötü biraz şiir yazıyordum, biraz da küçük küçük denemeler. Şimdi ise hiç birşey yazamıyorum. Yıllarla mı kaybettim elimde var olduğunu sandığım yeteneğimi yoksa tembelleştim mi, yoksa yoksa derinlerde bir yerlerde saklı mıdır hala onu da bilemiyorum. Beden eğitiminde hep iyiydim hatta voleybol bile oynayabiliyordum ama şimdi yumuşak yastıklar bir topa vurmaktan daha cazip, hantalım ben hantalımmm, hantalımmm... Offf Offf... yine dengem bozuldu sanki

Ben said...

sevgili likyali, anlatabildiklerimizden ayri bir de anlatamadiklarimiz var. iste onalri anlatabildigimiz an sanatin alasi olacak...
dengemiz bozulmadi, herkes gibi gel gitler yasiyoruz.

Orada bir blog var uzakta, o blog benim blogumdur....