Feb 1, 2007

Offffff

Yarin cok igrenc bir gün olacak. Hissetmiyorum, biliyorum.

Her ayin birinde kasadaki parayi fiilen saymak gerekiyor ve ne yazik ki bu benim oldugum bölümün isi. Iki kisi yarim saatte bitiriyoruz ve bittigi an mide bulantim en ust seviyeye cikiyor.

Elimden dolar, euro ve poundlar gectikce paradan tiksiniyorum. Gazetelerin ücüncü sayfa haberleri gözümün önüne geliyor. Bu kadar, hatta cok cok daha azi icin insanlarin birbirlerini öldürmesi elimdeki kagitlarin degerini kullanilmis tuvalet kagidindan beter yapiyor. Imzami atar atmaz kosarak cikiyorum oradan, elimi sabunluyorum defalarca, sonra disariya cikiyorum temiz hava almak icin, üstüne de sigarami iciyorum.

Money, its a crime
Share it fairly but dont take a slice of my pie.
Money, so they say
Is the root of all evil today.

Pink Floyd bosuna söylememis.

Ayda bir yarim saatlik iskenceyi yasamak durumundayim. Yaptigim isin geneli zaten bana uymuyor ki, bu uysun. Ben zaten biliyordum bana göre olmadigini ama..... amasi var iste.

Senelerce Türkiye'de uluslararasi firmalarda calisip, sonrasinda Cenevre'de ev hanimi, devaminda anne olup, bir de ögrencilige geri dönüp master yaptiktan sonra hic olmadi. Uc katli cilekli pastanin üstüne lahana kondurmak gibi bir sey oldu bankada calismak. Baskalarinin parasindan para kazanmak zaten basli basina deger yargilarim cercevesinde incelenmesi gereken bir olay. Ustüne bir de uluslararasi firmalarla hic bagdasmayan is kültürü ile karsilasinca basimi duvarlara vurmadim degil.

Olumlu taraflari da var aslinda. 8:30 17:30 calisip, 18:00 gibi kizlari alip eve geliyorum, onlarla oynayacak sohbet edecek vaktim oluyor. Is beni zorlayip, yormadigi icin aksamlari hala bir seylerle ugrasacak enerjim oluyor, gün boyu sayilarla ugrasip, hesap kitap yapiyorum ki bu da benim en sevdigim seylerden birisi. Rüyasinda sudoku cözen birisi olarak bundan sikayetci degilim.

Degisik bir cok kisi tanidim bankada. Birbirinden enteresan insanlar, kültürleri, yasam bicimleri..... Cenevreye geldigimden beri Türk cevrem hic bu kadar olmamisti. Isvicreli cok az. Ispanyol, Cinli, Vietnamli, Italyan, Türk.... ne ararsan var. Oglen yemege ciktigimizda fikra gibi oluyoruz. Bir gün Türk, Ispanyol, Cinli, Vietnamli yemege cikmislar, nerede yesek diye karar vermeye calisirken Ingiliz katilmis "sushi yiyelim" diyerek......

Baska bir aksam Cinliyi anlatacagim. Bugün onun son günüydü. Arkasindan dedikodu yapmis gibi olucam ama, böyle denk geldi iste.

Bankada tanistiklarimdan birisi amatör baterist. Esi de konservatuar mezunu. Ona da solist diyebiliriz.

Arayip da bulamadigimiz hazine.

Ben her ne kadar aktif müzikle ugrasmasam da pasif de kalmak istemiyorum. O nedenle daha önce tanidigimiz bes amatör gitaristle baterist ve solisti bir araya getirip gurup kurabilir, eurovisionlara katilabiliriz:)

Türkiye tatilinden önce bu konuyu halletmeli.

Ama önce uyumali.....

1 comment:

thelunatic said...

birey ne zaman birey olur?
istemediği hiç bir şeyi yapmadan sadece kendince yaşadığı zaman mı? ozaman yaşayabilir mi? yaşayamaz mı?
özgürlük sandığımız şeylerin ne kadarı özgürlük?

Orada bir blog var uzakta, o blog benim blogumdur....