Jan 3, 2007

Cenevre'den Insan Manzaralari - 1

Biraz cepten yiyeyim.....

364 gün önce.....

"Merhaba Dostlar,

Yine uzun zaman oldu yazmayali. Nerede kalmistik onu da hatirlamiyorum. Isler yogun degilken size yazayim dedim.


Calismaya tekrar baslayinca (duzeltelim evkadinligindan stajyerlige terfi edince) artik kariyer ya da isle ilgili detaylarin beni etkilemedigini fark ettim. Bir ara gaza gelmistim ama simdi yine kapasitemin ceyregini kullaniyorum. Nisanda staj bitince calisma hayatini da tumden kapatabilirim. Buraya geldigimden beri calismayi istiyordum, simdi cazibesini kaybetti. Nedeni bu bahsettigim zorluklar degil. Sadece neden calisiyorum u sorguluyorum. Birseylerle oyalanmaksa tekrar stres ortamina neden gireyim ki. Oyalanacak birseyler bulunur nasil olsa. Bunlari nisan da yine sorgular ona gore karar veririm artik.

Ofis ortami Turkiye deki buyuk sirketlerin ortamina gore cok sessiz, sakin. Bu da en sevmedigim tarafi. Hani insanlar gidip gelse, kendi kendilerine sarki turku soylese, arada kavga etse diyorum ama yok, herkes kendi halinde isinde gucunde. Belki de birbirleriyle degil de diger ulkelerle surekli calistiklari icin boyleler. Acik ofis olsaydi belki daha keyifli olurdu. Herkes kendi odasinda olunca iletisim de az oluyor. Ben de kulakliklari takip muzik dinliyorum, su anda oldugu gibi.

Surekli Meksikalilarla muhabbetteyim. Adamlar gayet relax olduklari icin toplantinin yarisi geyik muhabbetle geciyor. Coluk, cocuk nasil, havalar nasil, tatil nasil.....Neyseki yuzumu gormuyorlar, arada kendimi camdan atmak istiyorum. Kardes, coluk cocugu soruyorsun iyi de aksam 6 yi gecmis saat, beni bekliyorlar, hani is konussak da ben de onlari gidip alsam. Ama adamlarin keyfi iyi, onlara sabahin 10u, kahvelerini almislar, lay lay lom. Bir de Fransa-Italya ve Almanya ekibiyle telekonferanslar var. O tam seyirlik. Toplantiya gayet kibar baslayip, sonunda fikir birligine varamadan, kavgayla bitiriyorlar. Sonra hepsinin soylediklerini kendi yorumlarimla susleyip, pusleyip gonderiyorum, Kabul etmezlerse toplantiyi en istemedikleri saate koyuyorum, onlar da gonullu fikir birligine variyorlar, aklin yolu birdir degil mi ya.

Sirkette yemek oluyor bazen. Ben de gecenlerde salata yiyeyim dedim. Uzerine biraz da sos. Sos sisesi plastikten ic ice gecen iki parcadan olusuyor. Iyi kapatilmamis demek ki elime aldigim gibi alti yere dustu. Sacimdan ayakkabima kadar sos icinde kaldim ve yarim saat sonrasinda toplanti oldugu icen eve gidemedim. Ustumu biraz temizleyip sacimi yikadim ve ortaligi temizlemeye dondum ki biri temizlemis cogunu. Yok, temizlikci falan degil, gunduz temizlik servisi olmuyor. Ortaligi toparlayan, homoseksuel olan ve bunu da hic saklamayan hukuk bolumu muduru. En cok da bu adamla muhhabbetim var. Kahve alirken bazen kiz kiza muhabbet edip, birbirimize iltifatlar yagdiriyoruz. Neyse, ertesi gun sabah ilk isim adama gidip tesekkur icin hediye almak oldu. Verdigimde gozleri doldu, cok duygulandi. Dun de oglen yemegini beraber yedik, bana sevgilisiyle olan anlasmazliklarini anlatti. Uzuldum, ayrilacaklar galiba....

Birakalim isi gucu. Ben size tatilimizi anlatayim. Araligin son haftasi fransanin guneyinde Bandol diye bir kasabaya gittik. Daha once de yazin ve baharda gitmistik, bu sefer de kis olsun dedik. Daha dogrusu ben dedim. 1 hafta boyunca masaj, aquagym, yosun banyolari…vs vs…acaip guzeldi. Aslinda ben cok anlamam bunlardan. Ne Tayland da sevmistim ne de Tunus ta, ama bu sefer ben de katildim. Sonunda ikimiz de cigkoftelik kiyma gibi olduk (cigkofteden anlamayanlara ceviri: butun sinirleri alinmis et). Ayiptir soylemesi,yok niye ayip olsun, afiyetle her aksam cok guzel saraplar icip degisik deniz mahsulleri yedik. Bu arada bandol’un aslinda pembe sarabi guzel de onu yaza saklamak lazim. Fakat donusumuz acikliydi. Normalde 5-6 saatte arabayla gelebilecegimiz yolu 10 saatte geldik. Yollar cok buzluydu ve en az 30 arabanin dahil oldugu zincirleme kazalar vardi. Cuma gecesi saat 3e geliyordu eve ulastigimizda. Sabah olunca – o yorgunluga oglen oldu aslinda- biz nankor Turk turistler hemen cayimizi demleyip, peynir-zeytinli kahvaltimizi yapip ustune de kahvemizi icip oh be, insanin evi gibi yok dedik. Yani her sey iyiydi guzeldi de su kahvalti olayinda her zamanki gibi pek memnun olamamistik.

Sonuc olarak yeni yila evimizde biraz yorgun biraz dingin, sessiz, sakin girdik. Eh biraz da hasta. Aksirip tiksiriyorum. Guya zinde olmaya gittim, hasta olup geldim, ne is anlamadim.

Bu hafta hala ortalik sakin. Insanlar uzatmali Noel tatilindeler. Okullar da bu hafta tatil. Sabah ise giderken tramvaylar, otobusler tenha. Pzt gunu her yer kapaliydi. Sali sabahi gorup de sasirdigim bir seyi anlatayim. Saat 08:45, sehir merkezi, 10-12 bayan sira olmuslar bir kapinin onunde. Bu kapi buranin luks magazalarindan birinin kapisi ve bu deli bayanlar saat 9 da acilacak magazaya girmek icin sira olmuslar. Zannedersin Ramazan da pide sirasi. Kardesim hava -4 derece, ne isiniz var bu havada bu saatte sokakta. Valla ben anlamadim bu mantigi. Git isine gucune, isin yoksa evin de otur ya da cek yorganini yat. Bu insanlara rahatlik batiyor galiba.

Bakin bir de kendini hamile zanneden bir adam var is cikisinda tramvayda hep gordugum. Aslinda ben de onu hamile zannediyorum. Adamin gobek sekli, yuruyusu...zannedersiniz 8 aylik hamile. Nasil o hale geldi anlamadim, acaba ustunde tibbi deneyler mi yapiyorlar .. Adam da halinden memnun, memnun ne kelime gerine gerine gururla dolasiyor ortalikta. Hani cidden dogum yaparsa ilk hediyeyi ben alirim ona.

Bazen de otobuse biniyorum donuste. O da benim gecen sene okudugum fakultenin onunden geciyor ve o durakta su bayan halimle imrendigim birisi biniyor. Bu sahis aslinda bir transseksuel, 1.90 dan uzun, yapili ama her gun ozenle makyajini yapar, manikurlu, ojeli tirnaklarla gezer, ince corabini, topkukluayakkabisini, etegini giyer (hic pantalon giydigini gormedim), gayet hos, bakimli gezer. Universite de profosor. Gecen sene fakultede oldugumda cok gorurdum, bazen asansorde karsilasirdik. Bir cok bayandan daha bayan oldugu icin ona “Bonjour Madame” diye hitab ederdim cok hosuna giderdi, simdi de aksamlari merhabalasiyoruz.

Cenevre'de normal insanlar da var, onlari siz de tahmin edersiniz zaten.

Aslinda daha cok yazacak sey var da sizi isinizden-gucunuzden alikoymayayim. Sizlere yeni yil mail'i gonderememistim bu tatil nedeniyle. Biraz gecikmeli de olsa en iyi dileklerimi iletmek istiyorum sizlere.

Hayati hep birseylere benzetiriz ya, ben de bir restorana benzetiyorum. Bazen luks restorana gidersiniz, menu hosunuza gitmez, bazen kohne bir yer gorursunuz baska bir yer yoktur ve cok acsinizdir, girersiniz, en lezzetli yemegi orada bulursunuz. Ya da hesap beklediginizden az/cok gelir. Yemek guzeldir de servis kotudur...... Hayat da bazen istedigimizden degisik seyrediyor, verdigimiz kararlarin sonuclari beklentilerimizi karsilamiyor, bir sey iyi giderken baska bir sey kotu gidebiliyor. Bunu kabul etmekle beraber ben size yine de hayatinizi cok guzel bir restoranda, keyif icinde, sevdiklerinizle bir masayi paylasip, lezzetli bir yemegi yer gibi gecirmenizi diliyorum.

Sevgimle, 04.01.2006, Cenevre"

364 gunde degisen bir seyler olmamis.....

1 comment:

thelunatic said...

hesabın da abartı gelmemesi gerektiğini eklemeyi unutmuşun. Sonra çok acı cekmeyelim?

Orada bir blog var uzakta, o blog benim blogumdur....